Ajlan'ı yıkatmamıştı bir zamandır.. Sevdiği kızla beraberken bu yüzden hep laf işitirdi. İsim annesi olduğundan mıdır nedir bu arabayı kız daha çok seviyordu belki de.. Ajlan'da onu seviyordu aslında.. O yaklaşınca, kapılarını otomatik açarken, ön sinyal lambaları neşeyle kırpışmaktaydı her seferinde. Artık o neşesi kalmamıştı arabanın..

Kapıyı açtı. Arabaya binerken gülümsedi yavaşça. Sevdiği gibi hareket ettiğini farketmişti. Kibarca oturmuştu koltuğa. Ani bir hareketle başını sağ koltuğa çevirdi. Bu ani baş döndürüş de onundu.. Boş koltuk kaşlarının çatılmasına neden olmuştu.. Aynaya baktı.. Bu kaş çatış da kendisinin değildi..

Sevmek benzemekti.. Evlenseydik, bir müddet sonra yüzümüz bile birbirine benzeyecekti dedi kendi kendine.. Kendi olduğunu bile ayırt edemediği aynada.

Anahtarı çevirmesiyle Power Türk'ten gelen müzik onun düşüncelerini dağıtmaya yetmişti.. Sefarad, yeter artık, hem çalalım hem eğlenelim demekteydi.. Gülümsedi. Acaba erkeklerin evlendikten sonra eşlerine benzeyerek kılıbık olma tehlikesi var mıydı? :)