Görüşebilmek umuduyla, onu çağıracağı günün heyecanıyla geçmişti zaman.. Mektupları geriye döndükten sonra da on yıl geçmişti.. Raif’in ağzından dinleyelim;

“On sene, hiç azalmayan bir aşkla, onu sevmekte devam etmiştim. İçime ondan başka hiçbir kimsenin girmesine müsaade etmemiştim. Fakat şimdi onu her zamandan ziyade seviyordum. Karşımdaki hayale kollarımı uzatıyor, ellerini tekrar avuçlarıma alıp ısıtmak istiyordum. Onunla beraber geçen hayatımız, o dört beş aylık zaman, bütün teferruatıyla gözlerimin önündeydi. Her noktayı, aramızda konuşulan her kelimeyi hatırlıyordum…”
“Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim de bir ruhum bulunduğunu öğrettin. Bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat senin değil… Bana hakikaten yaşama imkanını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim. Böyle birkaç ay, birkaç ömür kıymetinde değil midir?..”

Raif.. Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna”sının kahramanı. Kitap içinde, kimse tanımadı onu.. Bir kişi sadece.. “Kürk Mantolu Madonna”. Maria Puder. Aslında ne demişti bir keresinde Maria;
“Demek ki insanlar birbirine ancak muayyen bir hadde kadar yaklaşabiliyorlar ve ondan sonra, daha fazla sokulmak için atılan her adım daha çok uzaklaştırıyor. Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir hududu, bir sonu olmamasını ne kadar isterdim.”

Internette var mıydı bu güzel kadın.. Araştırdım.. Bir kitap kahramanı olduğunu bile bile.. Kitapta yapmış olduğu kendi portresi internette var mı diye araştırdım ben de.. Kitabı okuyan diğer insanlar gibi.. Olmamasını dileyerek aslında.. Kitapta tasvir edilen aşkı somuta indirger göreceğim resim korkusuyla. Yoktu :).

Neyse.. Bir tek Maria tanımıştı Raif'i;
“Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum! Bu eksik sana değil, bana ait… Bende inanmak noksanmış… Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum… Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar... Ama şimdi inanıyorum.. Sen beni inandırdın.. Seni seviyorum.. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum… Seni istiyorum.. İçimde müthiş bir arzu var.. Bir iyi olsam! Ne zaman iyi olacağım acaba?..”

Maria iyi olamayacaktı.. Raif’i tanıma şansı onun ölümünden sonra onunla birlikte sadece bizlere, okurlara kalacaktı..

Yonca benden kitaplarımı tanıtmamı isteyince, ona bu yazıyı yazdım.. Daha önceden kitaplar sorumu cevaplamıştım çünkü (Yarım yamalak olsa da :)).. Ama bundan sonra bir kitaplar başlığım olsundu bu şekilde.. Arada bir bi kitap yazardım oraya. Bu entrynin adı da “Sabahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna” olmalıydı aslında. Ama Maria Puder demek daha hoşuma gitmişti. Yoksa başlık “Maria Puder’ler aranıyor” mu olmalıydı :p.