Oktay Sinanoğlu ne kadar korksa da :), dillerin gelişmesi yüzyıllar aldığı için, bozulması da öyle kolay olmamakta.. Hatta, “ dil” denilen “şey” kendi gelişimini kendisi organize etmekte… Yani bakmakta, diyelim ki Farsçadan “siyah” sözü Türkçemize katılacaksa, “kara” sözüyle işbirliği yapıp yapmayacağına.. Eğer “zülüf” siyah olacaksa, “göz” kara kalmakta.. Renk siyah olacaksa, kara belki en koyu tonu olmakta.. Bir kelime dilimizde “yerleşecekse”, daha önceki kelimenin hoşgörüsü gerekmekte.. Türkçeyi “bozacak” diye korktuğumuz kelimelerin ise beş on yıl “misafir edilmesi”nden de çok da çekinmemek gerek.. Bizim gibi, “dilimiz” de misafirperver haliyle..

Bunları anladım Şeref Yılmaz'ın Sütun Yayınlarından çıkmış Sürmeli Türkçe isimli kitabından.. Pek de hoşuma gitti, çok da hoşuma gitti.