"Şahrud gökyüzü geliniydi.
Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
Bir solukluk rüzgarda bile
Usul usul kanardı gelincik bedeni.

Seyduna yeryüzü cehennemi.
Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.

Rivayet odur ki,
Şahrud vardığı denizlerde hala
Seyduna türküleriyle uyanmakta,
Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan
Masalla yaşlanmakta…"

Bir aşk hikayesi bu.. Seyduna ile Şahrud’un.. Kavuşamayan aşık iki ırmağın öyküsü bu.. Kalan müzikten çıkmış “Seyduna Türküleri” diye bir albümde, şiir şeklinde bu hikaye anlatılmakta.. Ayrılık. Şahrud'un vardığı denizde son bulmakta aslında.. Fakat niye bu beni yine de mutlu etmemekte :(


Not: Aynı albümden Hakan Yeşilyurt’un seslendirdiği “Şahrud-AcıyaGülmek.mp3” isimli türküyü de dinlemenizi tavsiye ederim.

"meğer ne yalnızız insan olmuşsak
yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak
yeri gelmiş acıya da gülmüşsek
yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek
sana olan sevdamdandır bilesin
…"