- Siz yukarıda ne dinliyorsunuz?

- Itri'nin Nevakar'ını.
- Kimi?
- Büyük Türk bestecisi Itri'nin Nevakar'ını dinliyordum.
- Ben Türk'üm İstanbulluyum.
- İsterseniz, konuşmamıza Türkçe devam edebiliriz.

Anlatmaya başladı. Adı Irmgard Helwig imiş. Berlin Etnomüzikoloji departmanında okuyormuş. Profesörü tez olarak Nevakar'ı vermiş.

- Üç yıldır çalışıyorum. Kaynak çok az. Osmanlıca öğrenmem gerekti. Makam sisteminiz ne kadar zordur, bir bilseniz?
- Doğrusu ben bunları hiç bilmem. Ben doktoramı Couper'in üstüne yapmıştım.
- Pek farkımız yok. Siz batı müziği yapan Türk, bende Türk müziği çalışan Alman.
- Peki, bana çalışmanızı biraz daha açıklar mısınız?
- Müziğinizin sistemini, usul yapısını, teorik olarak öğrenmek kolay. Zorluk uygulamada.
- Ne gibi? Örnekleyebilir misiniz?
- Çok kolay.

Nota kâğıdına bir dizi yazdı.
- Bakın şu Uşşak dizisi. Okur musunuz?

Diziyi seslendirdim. Başını iki yana salladı.
- Olmuyor, dedi. Donanımdaki bir komalık bemolü, Avrupalılar gibi düşünüyorsunuz. Sesleri Türkler gibi hissetmelisiniz.

Ülkemle ilgili bir konuda, Alman kızının acı dersine direnecek gibi oldum.
- Bunu alınganlık konusu yapmayın. Çalışan herkes batı müziğinde bir başarı elde eder. Ama sizin müziğinizi doğru yapabilmenin bir tek yolu var. O da Türk doğmak. Keşke Nevakar'ı seslendirmek için Türk doğsaydım.